Çocuk hala sessizliğini ve tepkisizliğini koruyordu. Kadın çocuğun elini tuttu ve odadan çıkartarak geniş bir penceresi olan aydınlık, ferah mutfağa götürdü. Mutfağın tam ortasında koyu renk, ahşap, büyükçe bir masa vardı. Üzerinde bir kaç kahvaltılık duruyordu. Belli ki kadın kapı zili çalınca kahvaltı hazırlama işine ara vermişti. "Sen otur şöyle." dedi masanın etrafındaki sandalyeleri göstererek ve buzdolabına yöneldi. Buzdolabı ve ev yalnız yaşayan birisi için oldukça geniş sayılırdı. Kadın dolaptan plastik bir kap ve tost ekmeği çıkardı. Tezgaha geldi ve tostu hazırlamaya başladı. Kadının hareketleri seri ve kendinden emindi. Belli ki bilinçsizce, insanın bakışlarını yakalıyor ve dikkati kendinde tutmayı beceriyordu. Kadının hareketlerini izlemeye dalmışken, vakit hızlı geçiyor ve sanki kadının çok kısa sürede işleri halletiğini düşündürüyordu. Çok kısa sürede tostu çocuğun önüne koymuştu bile. Dolaptan bir kaç kahvaltılık daha çıkardı ve kolayı koyduğu bardağın bir eşine meyve suyu doldurdu. Çocuğun çekingenliği kadının rahat tavırlarından olsa gerek azalmıştı. Tostu yemeğe başladı. Kadın bir süre tezgaha yaslanıp çocuğu seyretti. Daha sonra mutfaktan çıktı.
Geldiğinde elinde saman kağıdına sarılı kalın bir kitap büyüklüğünde bir paket vardı.